14 Kasım 2015 Cumartesi

ne çok insan var!

Masam benim en dip köşede. O kadar dip de köşedeki ölsem burada ne kokuyor diye aylarca dolaşır da anlamazlar. Güneş batana kadar tepemde. Ama artık saatlerde geri alındı. Güneş hala batana kadar tepemde, güneş sadece daha erken batıyor. Işıkları erkenden yakıyoruz. Ben saklanmaya çalıştıkça her yerden ışık geliyor. Ben saklanmaya çalıştıkça her yerden insan çıkıyor. Bir dakika sessiz kalsam dört bir yanımdan kafalar çıkıyor. O kadar çok insan var ki, o kadar çoklar ki... Artık ışıkları da erkenden yakıyoruz. Kimsenin olmadığı karanlık tek bir nokta var; masanın altı. Çocukken de saklanırdım ben, somyanın altına, taa ki sığamayacak boyuta gelene kadar. O zaman da ne çok insan vardı.

Tanrım, gene ne çok insan var. Gene saklanmak istiyorum. O masanın altında dizlerimi çeneme çekip otursam saatlerce...Neden bu kadar çok insan var? Neden bu kadar çok soru soruyorlar? Neden sürekli benden birşeyler yapmam bekleniyor?

Görmüyorlar mı? Halbuki ne kadar da çok ışık var. Tanrım neden heryer bu kadar aydınlık? Tüm bu ışığa rağmen görmüyorlar mı; benim hiçbir gücüm yok! Ben yapamam! Ben bilmiyorum! Cevaplar yok bende! Yetenek yok bende! Görmüyor musunuz? Rol yapıyorum sadece. Sırf siz başımdan gidin diye hiçbir dayanağı olmayan cevaplar uyduruyorum. Düşündüğünüz gibi normal değilim ben. Söylediğiniz hiçbir şeyi bilmiyor ve dahası umursamıyorum. Sizden korkuyorum. Korkuyorum ve  rol yapıyorum görmüyor musunuz?

O kadar da ışık var halbuki, nasıl inanıyorsunuz hala?

Bilmiyorum. Yapamıyorum. Çözemiyorum. Bulamıyorum. Gidemiyorum.Kalamıyorum.

!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder