8 Kasım 2015 Pazar

Fuchsia - oh, how I hate people!

Hiç bir karakter senin kadar etkilemedi. Düşündüğüm herşey, hissettiğim herşey, içimde yaşattığım herşey, kimseye bahsedemediklerim.. sanki senin kılığında bir kitabın sayfasına saklanmışlardı. Alt bilinç mi, aslında olan ben mi, ne dersen de. İlk elime aldığımda simsiyah saçlarınla huysuz, asabi, garip, tabi onlara göre garip, hayallerine tutunmuş ürkek bir çocuktun. Ne yalan söyleyeyim çekilecek dert değildin. Ama öğrettiler sana da zamanla kurallarını. Öğrendin ama vazgeçmedin.

"When I am Queen, I am going to burn down the castle!"

Yağmurun ıslattığını, güneşin yaktığını... tüm kurallarını, tüm sınırlarını. Öğrendin. Özgürlüğünü elinden almalarına ikna ettiler. Gerçi hiçbir zaman özgür değildin, ama hayallerinden kurduğun özgürlük sanrısını aldılar işte. Sana sadece sessiz bir huysuzluk kaldı, kimseye göstermediğin, artık sadece kendin uğraştığın bir huysuzluk.

Sayfalar arasında sana rastlamak adına binlerce sayfa okudum. Sırf o binlerce sayfada seni bulabilmek için, senin hikayeni duymak adına. Ama biliyorum bu asla senin hikayen olmadı. Sen sadece yan karakterdin, sen başkaları için oradaydın. Umrumda değildin diğerlerinin ama ne farkeder benim tek umursadığım sendin. Senin yüzünden ilk defa bir kitabı fırlatıp attım. Daha mı duygusal, asabi ve kontrolsüz oluyorum yıllar geçtikçe. Benim huysuzluğumda giderek asabiyete mi dönüşüyor? Bilmiyorum. Daha önce de okurken ağladığım olduğu, sinirlendiğim. Ama böyle değil. Böylesine bir öfke. Nasıl demeli, sanki sevdiğim elimden hiç beklemediğim bir anda alınmış gibi...Gene olmadı. Sen de üstüme bir yük olarak kaldın, beynimin bir köşesinde tamamlamam gereken bir ödev olarak. Seni bozmadan nasıl becereceksem artık. Senin yerine o kaleyi ben nasıl yerle bir edeceksem artık!

What shall I do? I can't dream forever.

75 

Fuchsia giderek artan melankolisi ile mücadele etmiyor değildi. Ama üstüne giderek daha yoğun çöken karanlık ruh halleriyle artık baş edemez hale gelmişti. 
O duygusal, sevgi dolu, ruh hali ansızın değişebilen çocuğun mutlu bir kadına dönüşme olasılığı düşüktü. Neşeli bir yapısı olsa bile başına gelenler bağrındaki parlak kuşları birer birer kovardı herhalde. Ama Fuchsia zaten oldukça sıkıntılı biriydi. Derin mutluluklar yaşayabilirdi ama ışıktan çok karanlığa çekiliyordu. Bu yüzden sanki cezalandırmak için özellikle onu seçmiş olan zalim olayların rüzgarlarına karşı iyice savunmasızdı. 
Sevilme ihtiyacı asla tatmin edilmemişti. Başkalarına duyduğu sevgi asla fark edilmemiş ya da istenmemişti. Tozlu bir meyve bahçesi gibi zengin olmasına karşın asla keşfedilmemişti. Yeşil dallarını uzatmıştı, ama hiçbir başıboş gezgin gelip onların gölgelerinde dinlenmiyor ya da tatlı meyvelerini yemiyordu.
Sürekli geçmişi anımsayan Fuchsia orada sadece, sahip olduğu ünvana karşın şatonun gözünde amaçsız, uyumsuz, talihsiz ve yalnız bir çocuktan başka bir şey olmayan bahtı kara bir kızın hayatını görüyordu. ...
Geriye doktor Prune kalıyordu. Ama doktorun sel baskınından beri başını kaşıyacak vakti yoktu, bu yüzden Fuchsia onu görememişti. Gerçek dostlarının sonuncusunu görme arzusu geçirdiği her karanlık bunalımla birlikte daha azalıyordu. Doktor'un tavsiyesine en çok ihtiyaç duyduğu bu zamanda (ki Doktor yardımına koşmak için dünyadaki bütün yaralılara boş verirdi. ) içine kapanıyor, hayattaki başarısızlığı ve kadınlığının verdiği sıkıntı onu hasta ediyordu. 
....
Böylesine korkunç bir düşüncenin karanlık sebebi neydi anlamak güç. Sevgi görmeyişi; bir babadan ve gerçek bir anneden yoksun oluşu muydu? Yalnızlığıydı. ...yaşadığı korkunç hayal kırıklığıydı. Bir katil tarafından okşanmış olmanın dehşetiydi. Unvanı dışındaki tüm açılardan değersiz olduğunu giderek daha fazla hissetmesiydi. Nedenler çok sayıdaydı ve bunlardan bir tanesi bile Fuchsia'dan daha dayanıklı kişilerin iradesini kırmaya yeterdi. 
...
Bildiği tek şey kendisini zayıf hissettiğiydi. Bütün bunları trajik bir kitapta okumamıştı, bütün olanlar gerçekti... Bunların hepsi gerçekti. Masal değildi. Ama yine de rol yapabilirdi. 

-----------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder